• Nombre de visites :
  • 1601
  • 4/10/2009
  • Date :

Dini Allah’a Has Kılmak  (4)

besmele

         Dîni Allah’a has kılmayanların hep ‘iyi niyetli’ oldukları gözden kaçırılmamalıdır. Çünkü Zümer suresinin üçüncü ayeti bunların, "bizi Allah’a daha da yaklaştırmaları için" gerekçelerine yer vermektedir. Bu gerçekten bir ‘iyi niyet’tir! Bakınız, niyetleri Allah’ı inkar etmek, Allah’ı yok saymak, Allah’a sövmek gibi bir amaca yönelik değildir. Allah’a daha yakın olmayı istemeleri oldukça masum, dindarâne değil midir? Hayır, değildir. Çünkü Allah’ın böyle aracılar edinmediğini bilmeleri gerekmektedir. Çünkü bunu Allah bildirmektedir. İşte buradan anlaşılan odur ki, ‘dîni Allah’a has kılma’nın birinci şartı Allah’ın dışında hiçbir ilah edinmemektir. Allah’ın dışındaki bütün tanrısal nitelikli değerleri, Allah’ın rızası önüne geçmeye elverişli bütün hedefleri, faaliyetleri, araç ve amaçları, insan türünden ilahlaştırmaları terk etmektir. Aksi taktirde din Allah’a has kılınmamış olmaktadır. Dîn’e başka varlıklar ortak kılınmaktadır. Allah’ın yetkisi, otoritesi, uluhiyyeti ve rububiyyeti paylaştırılmış olmaktadır.

     Zümer suresinin adı ‘dîni Allah’a has kılma suresi’ olsaymış daha isabetli olurmuş. İlk üç ayetinde Peygamber’e dîni Allah’a has kılma emrini ileten bu surenin 11-15. ayetleri bu emre Peygamber’in cevabı niteliğindedir:

"De ki, ben Dînimi O’na has kılıcı olarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum. Yine, müslümanların ilki olmakla da emrolundum. De ki, eğer Rabbime isyan edersem, büyük günün azabından korkarım. De ki, dînimi O’na has kılıcı olarak ben Allah’a ibadet ederim. Siz de O’nun dışında dilediğinize ibadet edin." (39/Zümer, 11-15).

      Kur’an, insanların akide haritasını o kadar berrak bir şekilde çizmektedir ki, müşriklerin yalnızca Allah’a davet edildikleri zaman inkar ettiklerini, ama Allah’a şirk koşulduğunda ise inandıklarını bildirmektedir. (40/Mü’min, 12). Hemen akabinden bize dönerek Kur’an buyurmaktadır ki: "Haydi siz, kafirlerin hoşlarına gitmese de, dîni Allah’a has kılıcılar olarak sadece Allah’a dua edin!" (40/Mü’min, 14). Gerçekten Kur’an öyle  hikmetli bir kitaptır ki, moda tabirle, Kur’an’ın o günkü toplumu okuma biçimi, bugün de geçerliliğini korumaktadır. İnsanlar ancak Allah’a ortaklar koşarak iman ediyorlar. Sadece, tek başına Allah’a ibadet etmek, sadece Allah’ı mutlak otorite sahibi görmek, Allah’dan başka kimsenin yargılamayacağını ve kimsenin kimseye şefaat edemeyeceğine inanmak insanları mutlu etmemektedir. Bu akideye sahip olan mü’minler aşırı ve tehlikeli görülmekte, kaale alınmamaktadır. Allah’la kullar arasına ne kadar çok ilah girdirilirse, dindarlık o kadar makbul sayılmaktadır. Bu ayetten anladığımıza göre, dîni sadece Allah’a has kılmaktan kafirler hoşlanmamaktadırlar...

      Mü’min suresinin 65. ayeti aynı temayı işlemekte, dîni Allah’a has kılmanın nasıllığını biraz daha netleştirmektedir:

"O diridir. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse Dîni Allah’a has kılıcılar olarak yalnız O’na dua edin. Hamd alemlerin Rabbi Allah’adır." (40/Mü’min, 65).

      A’raf suresinin 29. ayetinde, Allah’ın, adaleti emrettiği, her secde anında yüzümüzü sadece O’na döndürmemiz gerektiği ve dîni Allah’a has kılarak yalnızca Allah’a çağrıda bulunmamız gerektiği bildirilmektedir. (7/A’raf, 29). Bu ayet, bir kez daha şirkin her türlüsünden kaçınarak bizi sadece Allah’ı İlah, Rab, Ma’bud ve hüküm koyucu olarak tanımakla ilzam etmektedir. İnsan sadece Allah’a dua etmelidir. Mevdudi’nin yerinde bir benzetişle ifade ettiği gibi insanlar, "Ey Allahım! Bizzat Sana karşı başkaldırışımızda başarılı olmamız için bize yardım et! der gibi" dua edemezler.

DEVAMI


 

Dini Allah’a Has Kılmak  (1)

Dini Allah’a Has Kılmak  (2)

Dini Allah’a Has Kılmak  (3)

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)