Kitap Okuma ve Biz
Faydalı kitap insan için iyi bir arkadaştır. Hz.Ali
Herkes her gün çevremizde birşeyler yapıyor. Bunların en dikkate değeri de yılda birkaç defa acılan kitap fuarları ve arkasından getirdiği ümitler. Hani insan, gezenlerin kalabalığını görüp de ümide kapılmakta da haksız değil. "Okumaz insanlar" oluşumuz bir yanda apayrı bir dert. Ne yazık ki çok sürmüyor bu ümitler üç-beş gün sonra bitiveriyor.Kitaplar mahzun, bizler kaygısız.
Kitap nedir, onu UNESCO tarifi ile tarif edecek olursak: "Kitap periyodik olmayan, kırkdokuz veya daha fazla sayfası bulunan yayınlardır.
Günümüzde kitap: radyo, televizyon, sinema, tiyatro, video ve hatta mikro filmlere rağmen ruhi haberleşme, ilmi ve fikri alışverişde önemliliğini sürdürüyor.
1934 yılında Paul Valery şöyle yazıyordu: "Güzel bir kitap, herşeyden önce bir okuma aracıdır. Ancak, aynı zamanda bir sanat eseridir, bir şahsi karakter ifadesidir. Hür olma ile geçerlilik kazanan şahsi düşüncenin, bütün alametlerini taşır."
Yine Valery"ye göre: ‘Yazarın ruhu, basılı eserin aynasına yansır."
1933 yılında, Nazi Almanya"sında, muhteşem kitap yakma törenleri yapıldı. Ancak anlaşıldı ki:
"Kitapların yakıldığı yerde, bir müddet sonra insanlar da yakılır".
Bir zamanlarda aynı hamakat Bağdat"ta işlenmişti. Fırat Nehrine dökülen kitaplar Moğolların istila alametlerini, ilme düşmanlıklarını taşıyordu. Belki o kitaplar o zamanın en kıymetli mücevherlerinden daha kıymetli idi. Bilhassa eski çağlara ait medeniyetler hakkında kaynak olması bakımından da günümüzde bilemediğimiz çok sırların kaynağıydı.
Meşhur Çicero, köy evi Tusculum"a çekildi. Bütün hayatı da şu bir cümle ile özetleyiverdi: Bir bahçen ve bir kitaplığın varsa, hiç bir eksiğin yok demektir".
Çiceron"un sözüyle yakından alakalı bir de Afrika Atasözü vardır:
"Kitap, cepte taşınan bir çiçek bahçesidir."
Kitap, ömrü uzatmanın en iyi ilacıdır. Kim ki kitap sever ve okur, onun yaşayışı dolu, zengin ve uzun olur. Zira insanın baş düşmanı boşluk ve tembelliktir ki: bu da stressleri doğurur. Stresslerse insanın ölüm alarmlarıdır. Bundan kurtulmanın yolu kitap okumakdır.
Schopenhauer"in eşine ender rastlanan kitaplığı vardı. Mutluluk ve huzura, insanlar arasında değme kitaplar arasında varıldığında inanırdı.
Okumayı, okul ve meslek kitabı ölçüsünde sınırlayan, beyin kapılarını bunun dışındakilere kapayan insan, kabuk bağlar, çevresi ile ilişkisi de bu kabuğun delikleri ile sınırlanır. Kendini yenilemenin sırrı ise kitaplar arasında dolaşıp onların arkadaşlığını sağlamakla mümkündür. Nitekim 0. W.Holmes: "Kitap okumakla insan zekasını geliştirir." diyor.
Faydalı kitap okuyan bir insanın ufku genişleyeceğinden, bağnazlıktan uzak ve müsamahalı olacağı da şüphesizdir. Bir kitapsevere, kitaplığının önünde durarak: "Bunların hepsini okudunuz mu?" demek, hamruhluluktur. Her kaynak kitap okunmaz. Yeri ve zamanı geldikçe onlara bakılır, istifade edilir. Çünkü kitaplar bir hayat boyu okunup bitirilemeyecek kadar çoktur. Bu bakımdan, en faydalıların içinden en lüzumlu olanların seçilip okunması gerekmektedir.
Kitap derken faydalıyı kastettiğimiz kaçınılmaz bir gerçektir. Zira "Faydasız ilimden sana sığınırım Allahım" diyen Nebiler Nebisini dinlememek mümkün değil.
Okuma seviyesini renkli resimlerle süslü gazetelere, ondan ne olduğu belli olmayan bir kısım dergi ve afişlere kadar düşürmüş olan insan için herşey bitmiş demektir.
Okuyup anlama zahmetinde bulunmadan bazı kitap ve dergileri de anlaşılmıyor, diye bir tarafa atan ve itenlere de bir çift sözümüz var! "Ucuz etin yahnisi yayan olur". Emek vermeden, ne demek istediğini tekrar tekrar okuyup düşünmeden bir kalemde okuyup rafa kaldırdığımız şeylerin size ne faydası oldu. Ecdadımızın birikmiş kültür yığını haşmetli mabedleri gibi durmuş bize bakıyorlar. Biz de: En harika sanatlar karşışında bile "Uyurgezer, vurdumduymaz" halimizle bakıp geçtiğimiz gibi evet, öyle, sadece bakıp geçiyoruz. Başkaları bizim miraslarımızla yükselirken bizim hala yerimizde saymamız da cehaletimizden başka neye verilebilir?
Üzülerek ifade edecek olursak, ülkemizde manzara: Çocuklar küçük oldukları, gençler aşktan, şevkten mahrum kaldıkları, talebeler derslerden bıktıkları (!) orta yaşlılar işten güçten vakit bulamadıkları iddiasında oldukları, ihtiyarlar da kahvehanelerden kurtulamadıkları için kitap okumuyorlar.
Kütüphanelerimizde ise memurlarımız sadece kitaplarımızın bekçiliğini yapmakta ve karşılıklı bakışmaktadırlar.
Kitap okumanın ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlamak ve anlatmak ancak okuyan insanların anlayabileceği bir şeydir. Nitekim James Howell: ‘Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır" diyor, haksız da değil.
Yeni ufukların müjdecisi olan genç neslimize ağrı ve sızılardan başka bir şikayeti olmayan ihtiyarlarımıza, sıkıntı ve bunaltıdan "ah, of" diye feryat eden boş kalmış herkese eline küçük bir kitap alıp okumayı tavsiye ediyor ve sözleri- mi Yüen Mei"in şu güzel teşhisiyle bitiriyorum: Kitaplar, hem gençlik, hem yaşlılık, hem hastalık, hem açlık, hem yol, hem yağmur, hem de soğuk içindir."
Arif ARSLAN
KİTAP OKUMAK
Eşsiz Bir Kitap