Toplumun İslahında Peygamberlerin Görevleri
Peygamberler, insanların öğretimi için gönderilen ilahi öğretmenler oldukları sanılmaktadır, genellikle. Bir çok tahsil sürecinde ilk okul orta okul, lise, fakülte ve üniverste öğretmenlerinden, profesörlerden birşeyler öğrendiği gibi insanlarda peygamberler okulundan tam anlamıyla meseleleri öğreniyorlar ve bu öğretiler paralelinde onların huyları ve sosyal hayatıda kamilleşmeye başlıyor. Fakat biz, peygamberin insanları mürebbileri olduğuna ve onların asıl vazifesinin tali ve terbiye olduğuna kanunların idare şeklindeki uygulamalarına inanıyoruz.
Çünkü getirdikleri şeriatlerinin temelini, yeni bir öz oluşturmakta ve eğer insanarın fıtratında bazı intiraflar vücuda gelmeyip akılsızlık ve bilgisizlik peşlerinde koşarak kendilerinin peygamberlerin bilinci dışında görüyorlarsa kendilerinin İslam açısında radikal bir düşüncesinde niteleyip bir zülmun eşiğine koyuyorlarsa fıtratlarını gölgelendirmeseydiler, şüphesiz ki ilahi şeriatin hülasasını kendiliğinden bilmiş olacaklardı. Bu sözü elbette kendimizden söylemiyoruz ; büyük İslam önderlerinden istifade etmisizdir elbet. Emir"ül-mü"minin İmam Ali ( a.s. ) Nehc"ül Belağa"da şöyle buyurur : " Her noksandan münezzeh olan Allah, Adem oğullarından peygamberler seçti ve onlardan vahiy ve risaletin tebliği üzerene söz aldı... Peygamberleri gönderdi ki, insanlardan fıtrat ahdiyle amel etmelerini istesinler, unutulan nimetleri onlara hatırlasınlar, Allah"ın hükümlerini tebliğ ederek onlara hücceti tamamlasınlar ve onların fıtratında gizli olan akıl definelerini, kaabiliyetlerini orta"ya çıkarsınlar."( Nehc"ül- Belağa 1. Hutbe )
Peygamberlerin Felsefesi :
İlahi dinlerin ( Devletleşmelerin ) amacı nedir ve ilahi mesajları halka taşıyan peygamberlerin görevi nedir diye düşünüldüğünde ? Peygamberliğin anlamı nedir akla gelir ve peygamberlik misyonu ile ilişkisı nedir ? Peygamberlerin başlangıç noktası nedir ve onların temel amaç emeklerinin meyvesi nedir ? Bu ve buna benzer peygamberlik ile ilgili temel soruları ve peygamberlerin meddeniyetler ve kültürler hakkında ki toplumlarda oluşturduklar sos ekonomik açılarındaki rollerinin her müslümanın cevaplayabilmesi gereken sorulardır. Ne yazıktirki 1400 yıldan beri yayılan müslümanlık misyonunun temel amaçlı değerlerinin oluşumundan henüz müslümanların peygamberlerinin vasiyetlerinden bile habersizdirler. Ve çeşitli tefrikalara girip mezheplere ayrılmasına neden olmuşlardır. Bu ve bu gibi gerçek konuları elbette ele alıp işleyceğiz ama biz yine konumuza gelelim. Kutsal Kur"an tüm bu sorulara kısa, doğru ve açık cevaplar vermiştir.
İnsanın duyuları, sezgileri ve hatta ilmi onu kurtarmak için yeterli değildir. İnsan bunlara ek olarak bunlardan üstün bir gücün desteğine ihtiyaç duyar ; bu güç vahy"in rehberliği"dir. Bu güç, yani vahy, insanın yaratıcısı olan ve onun tüm kusurlarından, ihtiyaçlarından, acılarından ve onlar için davranışından haberdar olan yaratıcı yeteneğiyle Allah"tan kaynaklanır. Bu tüm dünya dinlerinin ve peygamberlik felsefesnin temel mantığıdır.
Bu ihtiyaça binaen ( ilahi rehberliktir ), peygamberler bu ihtiyacı karşılayabilecek aktif programlar getirmek üzere görevlendirirlirler .
Peygamberlerin insanların üzerinde rollerinin belirtilerinden olmalarının noktaları Kur"an ayetlerinde de kolaylıkla görülebilir :
"İnsanlar tek bir ümmeti. Allah, müjdeciler ve uyarıcıları ve kurkutucular olarak peygamberler gönderdive beraberinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apacık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı-olan "azgınlık ve kıskançlık" yüzünden anlaşmazlığa düşenler o, ( Kitap olan Kur"an"ı ) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöenltip ilerletir." ( Bakara Süresi : 213 )
Ve yine başka bir sürede ve ayetlerde de şöyle açıklık getirir :
"Tenzih eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ; herşeye sâhip ve mutasarrıf olan, ayıplardan ve noksanlardan arı bulunan üstün, hüküm ve hikmet sâhibi Allah"ı. O, bir mâbuttru ki Mekkeli"ler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir ; Onlara âyetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara ( kitab-i Kur"an"ın şer,atlerini ) hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette apaçık bir sapıklık ( yanlış ve karanlık ) içindeydiler ; ve onlardan başkalarına ki henüz onlarakatılmamışlardır ve odur üstün olan hüküm ve hikmet sâhibi. Bu, Allah"ın lûtfudur, ihsânıdır, dilediğine verir onu ve Allah, pek büyük bir lûtuf vr ihsan sâhibi"dir. " ( al- Cumua Süresi : 1- 4 ).
Peygamberliğe çağrılış :
Aynı zamanda Peygamberlik bir teşviktir ( Bi"set ). Bu, monoton ve sessiz bir dönemden sonra başlayan bir yeniden yapılayama ve dirilişe, önce etrafındakiler peygamber"i etkiler, sonra peygamber etrafındakileri.
İnsanlar tolumlulukları için en büyük sorunluluğa hazırdır. Elbette, peygamber olmaya davet edilmeden önce, bu potansiyel güç etkiye dönüşmemiştir ve o, sıradan bir insan olarak hayat meşgaleşi içindedir. Kutsal kitaplarda ve kutsal vahy, peygamber"i tamamen değiştirir ve ruhunu harekete geçirir. Sonra o peygamber olur.
Aynı zamanda insanlara umut bağışlayan ayetler, İslam Peygamber"inin ruhunda ki yeniden doğuşu anlatır :
"Andolsun kuşluğa, ve geceye, karanlık basınca, Rabbin, seni ne terk etti,
ne de darılda sana, ve elbette âhiret, önce ki dünyadan da hayırlıdır sana.
Ve elbette yakında Rabb"in, öyle şeyler verecek ki sana, sonucu râzı olacaksın. Seni yetim olarak bulup da yer- yurt vermedi mi sana ? Ve seni, yol yetirmiş bulup da yol göstermedi mi sana ? Ve seni yoksul bulup da zenginlik vermedi mi sana ? " ( al- Duhâ Süresi : 1- 8 )
Gerçek bir araştırmacı için Peygamberleri rahatlıkla farkedilebilen değişikliklere sebep olan bu içteki yeniden doğuşu şu ayetlerlede göre bilirler :
" Oku rabbi"nin adıyla ki bütün mahlûkatı yarattı, insan-ı bir parça (kan pıhtısın"dan ) var etti ; oku ve rabbin, pek büyük bir kerem sâhibidir, öyle bir rab ki kalem"le öğretmiştir, insan"a bilmediğini belletmiştir. İş öyle sandığın gibi değil, şüphe yok ki insan, azar elbette, kendini ihtiyacı yok görürse, Şüphe yok ki dönüş yine rabbinin tapısına"dır yine. " ( al- Alak Süresi : 1- 8. )
İnsan yaratılışının ve insan dirilişin nedenlerinden en önemli olan insanların kendi aralarında ki, kabileler arasında adaletle yönetmemelerinin gerçeği aşikarlığınıda unutmamızdaki hakim kabile veya adaletsizliğinin oluşmasından kaynaklanmaktadır. O"nun içindir ki, insanlar üzerinde peygamberlerin insanların kurtuluş kimliklerine kavuşmasının gerekliliğidir.
Allah kendisinin insan fıtrattındaki peygamlerinin ruhunda aynı değişmelere dikkat çekerek şu ayetlerle işaret etmektedir :
" Battığı zaman yıldıza andolsun ;Sahibiniz ( olan sizlerin üstünde hakk sahibi peygamber ) şaşırıp sapmadı ve azmadı da. O" hevadan ( kendi dilek ve istek, düşünce ve tutkularına göre"de ) konuşmaz. O" (O"nun söyledikleri ), yalnızca Allah tarafından ona vahy olunmakta olan bir vahiy"dir. O"na (bu kutsal kitabı Kur"an-ı ) üstün (oldukça çetin ) bir güç sahibi (Cebrail ) öğretmiştir. ( Ki o , ) görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. ( Hemen doğruldu ). Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi. Nitekim (ikisinin arasındaki uzaklık ) iki yay kadar ( oldu ) veya daha da yakınlaşmıştı. Böylece O"nun kuluna vahyettiğini vayhetti. O"nun gördüğünü gönül yalanlamadı. Yine de siz görmüş olduğunuz üzerinde onunla tartışacakmısınız ?" ( Necm Suresi : 1- 12 .nci ayetler )
Bu büyük değişimden sonra peygamber"in hayatı temel değişikliklere uğrar. Peygamberin sorunluluğu artık başlamış olmuş olur. Zaman birimindeki varlıklar açısından peygamberlerin vahy yolundaki mesajlarınında insanların ezikliklerinin güncem konularının şartlarında ayarlanmış olur anlamına gelir. Elbette peygamberlerin geliş nedenleri veya o toplum bilim açılarından kolay gelmemişlerdir. Kendi zaman birimlerindeki yönetmenlikler veya tabri cahiz ise hakim idare varlıklı güçlerin egemenliklerine karşı savaşmalarındaki rolleri de büyüktür. Amansız mücadeler verdikleri ve o uğurda şehid oldukları sayısız peygamberlerinde mevcudiyetleri çoktur.
Peygamberlerin beraberinde getirdikleri veya katlandıklar sonuçlar :
Peygamberlerin insanlar açısındn gösterdikleri yol insan hayat fıtratlarına dayalıdır, çünkü bu yoldaki insan mücadele hareketi doğaldır, daha kolay ve hızlı olandır. Despot ve cahil ve barbar rejimler insanın fıtratına aykırı işler yaptığından beri, onlar sürekli kalamamışlar ve yokedilmişlerdir.
Bu peygamberlerin misyonunu ve peygamberliklerin sonuçlarını gösterir. Üstün fikirlerin zıddına, peygamberlerin hareketi başarılı olmuştur ve insanlığın doğru yolda ilerlemelerine ve yönetlerine sağlamak için yol göstermişlerdir.
Tarihin özel bir bölümünden daha da fazla yer alan her bir peygamber insanın kendisine saygı duymasına ve toplumsal yaşamalarının gelişimini kolaylaştırmışlardır. Devamlı mücadeleler sonucunda, peygamberler şehid ölmüş, ancak görevlerinin sonunda insanlara gerçek adaletleri ve yol göstermede sorumluluklarının peygamber"e ve ondan sonra gelecek ululemre teslim etmişlerdir. Doğal görüş, en son kutsal rehber"in insan eğitiminde ve yol gösterilmesinde son adımı atmasına dek sürecektir. Bu zamanda, hiç bir engel olmaksızın insan, insanlığın gereği olan gelişme ve ilerleme yolunda daha da hızlı ve çabuk yol katedecektir. Bu tüm peygamberlerin ve onların eğitiminde yetişen ve onların yollarınını sonucudur. Önemli bir nokta da şudur ; Başarı iki önemli noktaya dayanır ; İnanç ve Sabır, bu yolda ki başarısızlıklar bu iki faktörün eksikliğinden kaynaklanmaktadır, fakat peygamberler bu iki faktörü zafer kazanmak için başarıyla kullanmışlardır. Yine Allah Teala aşağıdaki umut verici ayetler Kur"an"ın bu konudaki ayetlerinden bir kısmıdır . Burda biz bu değerli ayetlerinin tesfirlerine henüz girmediğimizden dolayı detaylarının açıklamalarına belirli kaynakları getirmiyeceğiz, çünkü daha sonradan Kur"an"ın tüm ayetlerinin tefsirlerini konu olarak işleyeceğiz :
" De ki : Göklerin ve yeryüzünün rabbi kim ? De ki : Allah. De ki : Onu bırakıp da kendilerine bile bir faydaları, bir zararları dokunamıyan tanrılar mı edindiniz ? De ki ; Bir olurmu körle gören ? Yahut bir olur mu karanlıkla ışık ? Yoksa mabutları da ( yani onları idare edenler veya kendilerine taştan yaptıkları heykeller ) yaratıyor mu ki, şüphelenip onları Allah"a eş koştular ? De ki : Herşeyi yaratan Allah"tır ve o birdir, acze düşmez, herşeyden üstündür. Gökten yağmur yağdırır da vâdilerde alabildikleri kadar seller, ırmaklar olur, çağlayıp akar, akarken de üste çıkan köpükleri sürükler götürür. Ziynet eşyâsı, yahut faydalanmak için kullanılan araçları yaparken ateşte eritilen şeylerde de buna benzer bir köpük, bir posa meydana gelir. İşte Allah gerçekle boş şeyi bu çeşit bir örnekle anlatır ( insanları sosyo-ekonomik sermaye değerlerini açıklar ) Köpük, dağılır gider, halka verecek şeyse yerinde kalır. İşte Allah, böyle örnekler getirir. Rablerinin dâvetine icâbet edenlere güzel bie mükâfat var ; fakat icâbet etmiyenlere gelince : O çeşit adamlar, yeryüzünde ne varsa hepsine sahib olsalar ve bir misli daha malları olsa da kurtulmak için hepsini fedâ etseler gene onlar için kötü bir soru var, yurtları cehennem"dir ve orası ne de kötü yataktır ya."( Ra"d Süresi : 16- 18.nci ayetler )
Peygamberliğin gerekliliğinden gerçek yönü ise insan üstü gayb-i ilmi sahip olmalarının zorunluluğudur. Çünkü nornal insanlarda beşeri bir ilmin olması ve o insanın kendi bilinci dışında her hangi bir bilgiye sahip olmamasıdır. Peygamberlerin ise onların yaratılan insanların ve gördükleri eğitimlerinin dışında bir ilmi ledun olma zorunluklarıdır, ki insan oğlunun henüz kefş etmediği ve bilincine varamadığı bir bilgininde sahip olmaları. Buna ilaveten ayetlerde gösterildiği gibi demir kaynağının oluşu gibi. Ve gerçeklerin doğrultusunda ki peygamberlerinin rablerinden aldığı şu ayetlerle devam etmektedirler :
" Andolsun,( peygamber olarak ) gönderilen kullarımıza ( şu gerçekleri ) sözümüz geçmiştir.
Hiç tartışmasız onlar, muhahakkkak nusret ( yardım ve zafer ) bulacaklardır.
Ve hiç şüphesiz, bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar da onlardır.
Öyleyse sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
Ve onları seyret ; onlar da( cezaları olan azab-ı ) yakında göreceklerdir.
Şimdi onlar, bizim azabımızı mı acele istiyorlar ?
Fakat ( azab ) onların sahasına indiği zaman uyarılıp korkutulanların ne kadar da kötü olur bir bilseler di ?
Sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
Ve seyret ; onları da( azabı ) yakında göreceklerdir.
Üstünlük ve güç ( namuslu ve izzetli ) sahibi olan Rabbin, onların nitelendirmekte olduklarından yücedir."( Sâffât Suresi : 171- 180 .nci ayetler )