• Nombre de visites :
  • 4921
  • 24/10/2007
  • Date :

KİN VE KİNCİLİK

kin ve kincilik

    İnsanoğlu fıtrat ve yaratılış gereği bir takım dürtüleri içerisinde taşımaktadır. Öyle ki bu dürtülerin etkisiyle bazı yanlış hislerin insanda oluşmasına yol açar. İnsan eğer nefsini tezhip edip eğitirse, o dürtülerini kontrol altına alır ve onların doğurduğu olumsuz sonuçlar ve hislerden kurtulur. Bu konuda Allah-u Teala Şems suresinde şöyle buyurmaktadır:
    *Güneş"e ve onun parıltısına, *Güneş"in ardından gelen Ay"a, *Güneş"i açıp ortaya çıkaran gündüze, *Onu örten geceye, *Göğe ve onu bina edene, *Yere ve onu döşeyene, *Nefse ve onu biçimlendirene, *Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, *Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur; *Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir. (Şems, 1 ila 10)
    Görüldüğü gibi Allah-u Teala bu ayetlerde on bir yeminden sonra, nefse hem kötülük ve hem de iyilik kabiliyetini ilham ettiğini beyan etmektedir. Yani bunlar insanın fıtratına koyulmuştur. Ancak kimse ne kötülüğü seçmede mecburdur, nede iyiliği. İsterse hür iradesiyle nefsini ıslah edip, eğitip temizler ve böylece kurtuluş ve saadete erişir. İsterse de onu kirletir, dürtülerin elinde esir haline getirir ve pisliklerin içine gömer ve tabii olarak kurtuluş ve saadeti kaçırarak elindeki bu büyük sermayeyi heba eder.
    İnsanın fıtratına koyulan dürtülerden kaynaklanan ve dikkat edilmediği ve nefisten uzaklaştırmadığı takdirde, insanı büyük felaketlere, yanlışlara ve cismi ve ruhi zarar ve ziyanlara sürükleyebilecek şeylerden birisi de kin ve kinciliktir. Biz bu yazıda bu konunun çeşitli boyutlarını ayet ve hadislere dayanarak kısaca açıklamaya çalışacağız:

    1- Kin Nedir?:
    Kin, insanın, kendisine yanlış yapan bir kimseye karşı kalıcı, gizli ve içten içe beslediği bir düşmanlık ve nefret hissidir. Bu his kontrol edilip kökü kazınmadığı ve kalpten atılmadığı takdirde, günden güne büyür, şiddetlenir ve bilahare insan için hem madden ve hem de manen çok büyük ve tehlikeli sonuçlar doğurur. Kısacası insan cismi olarak hastalanmaya elverişli bir vücut yapısına sahip olduğu gibi, ruhen de bu tür hastalıklara müptela olma olasılığı vardır. Dolayısıyla mümkün mertebe bu hastalığa müptela olmamaya dikkat etmeliyiz. Ama müptela olunca da bir an evvel onu tedavi etmeğe ve nefsimizden, ruhumuzdan uzaklaştırmaya çalışmalıyız

    2- Kin ve Kinciliğin Önemi:
    Bu ruhi hastalığın önemi ve ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu hep birlikte hadislerin dilinden öğrenelim:
    Allah Resulü (s.a.a) bir gün ashaba hitaben şöyle buyurdu: Bana benzemekten en uzak olanınızı size haber vereyim mi? Evet ya Resulallah dediklerinde, şöyle devam ettiler: Arsızca-fütursuzca günah işleyen, ağzını bozup başkasına söven, cimrilik yapan, kibirli davranan, başkasına kin güden ve hased eden kimse. (El-Kafi, c.2, s.291)
Hz. Emir-ül Mu"minin Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: Kin, kınanmaya en çok layık kusurdur. (Gurer-ül Hikem, hadis: 966)
    Yine bu konuda şu hadisler İmam (a.s)"dan nakledilmiştir:
    Kınanmaya en çok layık huy, kindir. (Gurer-ül Hikem, hadis: 2917)
    Kusurların başı kindir. (Gurer-ül Hikem, hadis: 5243)
    Kin, hased ehli olanların ahlakıdır. (Gurer-ül Hikem, hadis: 422)
    Kin, çetin bir dert ve helak edici bir hastalıktır. (Gurer-ül Hikem, hadis: 1499)
    Kin, öyle bir ateştir ki isteğine ulaşmadan sönmez. (Gurer-ül Hikem, hadis: 2203)
    Kötülüğün silahı kindir. (Gurer-ül hikem, hadis: 5555)

    3- Kinin kötü sonuçları:

    a) Gazap ve öfkeyi körüklendirir:
    Hz. Ali (a.s): Kin, gazabı ve öfkeyi doğurur. (gurer-ül Hikem, hadis: 530)

    b) Kin tedavi edilmesi gereken tehlikeli bir hastalıktır. (Yukarıdaki hadisler geçti.)

    c) Kin fitnelere yol açar:
    Hz. Ali (a.s): Fitnelerin sebebi kindir. (Gurer-ül Hikem, hadis: 5522)

    d) Mihnet ve sıkıntılara yol açar:
    Hz. Ali (a.s): Kim, kin ekerse, mihnet ve sıkıntı biçer. (Gurer-ül Hikem, hadis: 9157)

    e) Rahatlık ve huzuru yok eder:
    Hz. Ali (a.s): Kinci insan kendi nefsine eziyet eder ve kat kat sıkıntıya müptela olur. (Gurer-ül Hikem, hadis: 1962)
    İmam Hasan Askeri (a.s): Kin güdenler, insanlardan en az huzur ve rahatlığı olan kimselerdir. (Tuhef-ül Ukul, s.488)
    Hz. Ali (a.s): Kim, kini içinden atarsa, kalbini ve beynini rahatlatır (ve huzura kavuşur). (Gurer-ül Hikem, hadis: 8584)

    f) Kardeşlikleri ve arkadaşlıkları yok eder:
    Hz. Ali (a.s): Kinci insanın kardeşliği olmaz. (Gurer-ül Hikem, hadis: 7483)
    Hz. Ali (a.s): Kinci insanın dostluğu olmaz. (Gurer-ül Hikem, hadis: 1043)
    Hz. Ali (a.s): Ne kötü arkadaştır kin güden kimse! (Gurer-ül Hikem, hadis: 440)
    Hz. Ali (a.s): Değerli insan kinci olmaz. (Gurer-ül Hikem, hadis: 10564)
    Hz. Ali (a.s): En şiddetli düşmanlığı besleyen kalp, kincinin kalbidir! (Gurer-ül Hikem, hadis: 2932)

    4- Mu"min İle Kafirin Farkı:

    Hadislerden anlaşılan şudur ki mu"min kimse, birisine karşı kin duysa bile bu geçicidir. Ama kafir kinini ömür boyu devam ettirir:
    Resulullah (s.a.a) mu"minin özelliklerini sayarken ez cümle şöyle buyurmuştur: 

Mu"minin kini az sürer. (Bihar-ül Envar, c.67, s.311)

    İmam Cafer-i Sadık (a.s): Mu"min kimsenin kini, bulunduğu yerde kalır. Kardeşinden ayrıldığında artık ona karşı kin duymaz. Ama kafirin kini ömür boyu sürer. (Bihar-ül Envar, c.75, s.211)
    Yine şöyle buyurmuştur: Mu"minin kini (en fazla) mecliste (bu hissinin ilk uyandığı yerde) bulunduğu müddetçe devam eder. Ama oradan ayrıldığında kini de kaybolup gider. (Tuhef-ül Ukul, s. 310)

    5- Kinciliğe Yol Açan Sebepler:
    Kin ve düşmanlık daha çok insanların birbirlerine karşı yaptıkları yanlışlardan kaynaklanır. Dolayısıyla mu"minler, davranışlarına dikkat edip birbirlerini incitmemeli ve birbirlerine yanlış yapmamalıdırlar. Yaptıklarında da hemen bunu telafi etmeğe çalışmalıdırlar. Yine birbirlerinin yanlışlarına mümkün mertebe tahammül etmeli ve yanlışa bir başka yanlışla karşılık vermemelidirler. Hz. Emir-ül Mu"min Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
    Kardeşinde olan (yanlışlara) tahammül et ve sıkça kınama ve azarlama yoluna gitme; zira bu, kin ve düşmanlığa yol açar. (Bihar-ül Envar, c.77, s.212)

    6- Kincilerin Kinini Yok Etme Yolları:
    Bu konuda hem kin duyan kimsenin sorumluluğu vardır, hem de başkalarının. Bu kötü hisse ve ruhi hastalığa müptela olan kimsenin her şeyden önce akletmesi gerekir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: Gerçek akıllı o kimsedir ki kin ve düşmanlıkları yok etmiş olsun. (Gurer-ül Hikem, hadis: 3868)
    Neyi ve nasıl akletmesini ise yine Hz. Ali (a.s) şöyle beyan etmektedir: Cimriliğin, kinciliğin gazap ve hasedin, galeyan etmesinden sakının. Onların her birisiyle mücadele edecek hazırlığınız olsun: Şöyle ki bu işlerin akıbetini-sonuçlarını düşünün. Bunlardan kaçınarak rezil olmaktan kurtulacağınızı, fazilet elde edeceğinizi, ahiretinizi ıslah edeceğinizi ve bilahare tahammüllü olmanız gerektiğini düşünün (ve ona göre davranın). (Gurer-ül Hikem, hadis: 2565)
    Yine şöyle buyurmaktadır: Dünya, o kadar küçük, değersiz ve alçaktır ki onda kinlere teslim olup düşmanca yaşamaya asla değmez! (Gurer-ül Hikem, hadis: 1804)
Kincilerin kinlerini bertaraf etmek için başkalarının da vazifeleri vardır tabi ki: Evvela yukarıda da değindiğimiz gibi insanları yaptıkları yanlıştan dolayı sürekli kınama, küçümseme vs. yollara baş vurmaktan şiddetle kaçınmalıyız. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Hz. Ali (a.s) buyuruyordu ki: Kardeşinde olan (yanlışlara) tahammül et ve sıkça kınama ve azarlama yoluna gitme; zira bu, kin ve düşmanlığa yol açar. (Bihar-ül Envar, c.77, s.212)
     Saniyen başkalarının kin ve düşmanlığına maruz kalmak istemeyen kimsenin kendisi de onlara karşı kin gütmemelidir. Bakın Hz. Emir-ül Mu"minin ne buyuruyor: Başkasının göğsünden (sana karşı olan) kötü (his ve düşünceleri) temizlemek istiyorsan, kendi göğsünde (onlara kaşı) olan (kin ve düşmanlıklar)ı söküp at. (Bihar-ül Envar, c.75, s.212)
    Allah Resulü (s.a.a) de şöyle buyurmaktadır: (Başkalarına karşı) güler yüzlü olmak, (onlarda olabilecek) kin ve düşmanlığı yok eder. (Tuhef-ül Ukul, s.45)
    Hz. Ali (a.s): Onları güler yüzle karşıla; böylece kin ve düşmanlıklarını yok etmiş olursun. (Gurer-ül Hikem, hadis: 5129)
    Yine şöyle buyurmuştur: İnsanın, dostlarının kalbini kazanma ve düşmanlarının kalbinden kin ve düşmanlığı yok edebilmelerinin en güzel yolu, onlarla karşılaştığında güler yüzlü olmaları, ortada gözükmediklerinde onları arayıp sormaları ve huzurlarında onlara karşı hoş ve güler yüzlü davranmalarıdır. (Bihar-ül Envar, c.78, s.57)
    Aslında böyle bir davranış, insana karşı olan kin ve düşmanlıkları yok etmenin yanı sıra manevi açıdan da insana çok faydası vardır. Bu konuda bir hadisi dikkatinize sunmakla yetiniyorum:
    Emir-ül Mu"minin Ali (a.s): (Mu"min) kardeşlerinizle karşılaştığınızda onlarla tokalaşın ve onlara karşı açık ve güler yüzlü olun; bunu yaparsanız, birbirinizden ayrıldığınızda üzerinizde olan vizr u veballeriniz dökülür. (Bihar-ül Envar, c.76, s.20)
Tabi şunu da bilmemiz gerekir ki bu açıklamalar, mu"minlerin kendi arlarındaki ilişkiler için geçerlidir. Yoksa her mu"min, Allah"ın dostuyla dost ve düşmanıyla düşman olmalıdır; Allah"ın dostlarının dostuyla dost, dostlarının düşmanlarıyla düşman olmalıdır. Allah"ın düşmanlarının dostlarıyla düşman olmalıdır. Bu onun imanının bir parçası olan tevelli ve teberri vazifesidir ve sonuna kadar devam etmelidir.
    Allah-u Teala Kur"an-ı Kerim"de şöyle buyurmaktadır: Muhammed Allah"ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. (Fetih, 29)
    Allah-u Teala bizlere güzel sıfatlarla süslenmeyi ve kötü ve rezil sıfatlardan kendimizi arındırmayı nasip buyursun. Amin!
    Kevsernet.com


 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)