• Nombre de visites :
  • 1196
  • 15/12/2012
  • Date :

Velayet-i Fakih ve İslami Devlet

velayet-i fakih ve islami devlet

Bugün çağdaş siyasi coğrafyada dünya çeşitli ülkeler bölünmüştür. Kararlaştırılan ve devletler tarafından kabul gören sınırlar onları birbirinden ayırmış ve her ülkede bir devlet kurulmuştur.

Bir ülkede yaşayan ve özelikle bir takım ölçüler esasınca o ülkenin vatandaşı[1] sayılmakta ve başkaları ise yabancı[2] telakki edilmektedir.

Bir ülkede yürürlükte olan hükümlerin bazısı vatandaşlara, bazısı o ülkede yaşayan yabancılara ve bazısı da her ikisi arasında ortak yönlere sahiptir. Acaba İslam’a göre bu coğrafik sınırların bir değer ve itibarı var mıdır? Başka bir tabirle İslam’ın betimlediği dünya nasıl bir dünyadır?

Bu soruya cevap olarak şöyle demek gerekir: İslam kendisini bütün dünyanın ve bütün zamanların dini olarak tanıtmaktadır. İslam  bütün dünyayı  kabul görülmesi ve kendisiyle içinde amel edilmesi  gereken topraklar olarak görmektedir.

Halkın çoğunluğunun bu ilahi dini kabul eden topraklar beled’ül İslam veya dar’ul İslam (İslam toprakları) olarak adlandırılmakta,  dünyanın diğer bölgeleri ise beled’ül küfr veya dar’ul küfr (küfür toprakları)  diye nitelendirilmektedir.

O halde İslam’ın dünyada kabul ettiği tek sınır inanç ve itikat sınırıdır. İslami bakış açısına göre yegane değer ifade eden inanç İslam’ın bizzat kendisidir.

“Şüphesiz Allah nezdinde din İslamdır.”‌[3]

İslam ülke[4] kavramı yerine “topraklar”‌ ve millet[5] kavramı yerine ümmet kavramını beyan etmiştir. Yani İslam kavmi ve ırki üstünlükleri kabul etmemekte, sadece inanç ve itikatlara teveccüh etmektedir.

İslam’ın toprakları ise birdir. Varsayım ve sözleşmeye dayalı sınırlar İslam’a göre yegane kimliği üzerinde hiç bir etkinliğe sahip değildir.

Bu yegane topraklar ideal haletinde masum imam (a.s) tarafından idare edilmeli ve Hz. Mehdi’nin (a.f) evrensel hükümeti bu idealin gerçekleşmesidir. Masumların (a.s) gaybet asrında eğer böyle bir imkana kavuşulur ve Müslümanların maslahatı tüm topraklarının bir toprak kalıbında idaresini gerektirirse fakih tümünü o şekilde idare etmelidir.

Eğer bu toprakların her bölümünün bir fakih tarafından –özelikle de o bölgenin yerli fakihi tarafından idaresi Müslümanların maslahatıyla örtüşürse fakih bu metodu tercih etmelidir. Bu esas üzere siyasal İslam mektebinde evrensel ve kalıcı temel ilkelerden biri de İslam topraklarının tek toprak oluşudur.

Ama değişken maslahatlar esasınca ayrı ülkeler, veya bir ülkede farklı eyaletler veya düşünülebilecek başka bir metotla da idare etmek mümkündür. Bu işler gerçekte siyasi organize ile ilgilidir.


[1] Citizen

[2] Foreigner

[3] Al-i İmran suresi, 19. ayet

[4] Coutrg

[5] Nation

İslamî İnançlarda Velayet-i Fakihin Yeri

Masumların Velayeti, Velayet-i Fakih-1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)