Kur'an'da Rüya -1
Kur’an’da bahsedilen konulardan biri de uyku ve rüya görmektir ki sadece Yusuf suresinde üç önemli ve kader belirleyici rüyaya değinilmiştir.
Rüya insan hayatının önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. İnsan ömrünün üçte biri uykuda geçmektedir. İnsan uykuda çeşitli rüyalar görmektedir, ama buna rağmen insanların çoğu uyku ve rüya hakikatinden habersiz bulunmaktadır.
Uyku, rüya ve rüya tabiri eskiden beri milletlerin dikkate aldığı ve günümüzde de insanlar için önem arz eden bir husustur.
Bilginler, filozoflar ve düşünürler, uyku ve rüyanın hakikati hususunda farklı görüşlere sahiptir. Bütün öğretilerin kökeni olan Kur’an-ı Kerim, tarihi büyük bir öneme sahip olan birkaç rüyayı anmış ve birkaç ayette uykunun mahiyet ve hakikatini beyan etmiştir.
Uyku ve rüyanın hakikatini anlamak, gerçekte insanın hakikatini anlamaktır. Zira uyku ve rüyayı tanımak insanı tanımanın bir bölümünü teşkil etmektedir ve insanı tanıma yolunda büyük bir adım sayılmaktadır.
Biz rüya âleminde adeta yolculuğa çıkmaktayız. İnsanlarla muamele etmekteyiz, dostluklar ve düşmanlıklar kurmaktayız. Bir şeyler elde etmekte veya kaybetmekteyiz. İnsanın rüyada gördükleri bu çeşitli sahnelerin hakikati nedir?
Rüyalarımızdan kimisi, gelecekte tabir edilmektedir. Rüya âleminde gördüklerimiz, hayatımızın içinde meydana gelmektedir. Bu çok ilginçtir, bizlere uyku âleminde gelecekteki olayları ilham eden kimdir? Aklımızdan dahi geçmeyen olayları bizlere kim haber vermektedir? Eğer ilham eden kimse, Allah veya ilahi meleklerden biriyse, biz uyku âleminde ve bedenlerimiz yeryüzündeyken varlığımızın hangi bölümüne ilham edilmektedir.
İşte bunlar cevap bekleyen sorulardır. Bu sorulara doğru dürüst bir cevap vermek insanı daha iyi tanımaya imkan sağlayacaktır.
Uyku Hakikati
Uykunun hakikati nedir? Nasıl oluyor da insan uykuda dalmaktadır? Bu konuda bilginler bir çok görüşler belirtmişlerdir. Bazılarına göre uyku kanın büyük bir bölümünün beyinden bedenin diğer bölümlerine intikal etmesinin sonucudur. Böylece uykunun sebebinin fiziksel olduğuna inanmaktadırlar. Diğer bazılarının inancına göre bedensel fazla faaliyetler, bedende özel bir zehirli maddelerin bir araya gelmesine neden olmaktadır. İşte bu zehirli maddeler, sinirleri etkilemekte ve insanı uyku haletine sokmaktadır. Bu zehirli maddeler, parçalanıp bedende cezb oluncaya kadar da durum devam etmektedir. Böylece uykunun sebebinin kimyasal etken olduğunu söylemişlerdir. [1]
Biyolojistler ve psikologlar şöyle demişlerdir: Fizyolojik açıdan uyku canlı bir yapının kimyasal hayatını yenilediği halettir. Hareketin durduğu ve hissi derkin yaklaşık olarak söndüğü bir anda yeterli enerjiyi depolamaktadır. Biyolojistlerin görüşüne göre uyku esnasında uyanıklık halindeki asıl faaliyetler –ki gerçeği derk etmek ve bunun karşısında tepki göstermektir- askıya alınmakta ve geçici bir duraklamaya girmektedir. [2] Diğer bazı kimseler ise uykunun nedeninin sinirsel etkenler olduğuna inanmakta ve şöyle demektedirler: “İnsanın beyninin içinde olan ve organlarının sürekli hareketlerinin merkezi konumunda olan faal sinir sistemi, fazla yorgunluktan işlemez hale gelmekte ve sönmektedir.
[1] Nasır Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, 19/481
[2] İmami, Sabir, Esatir der Mutun-ı Tefsiri-ı Farsi, s. 69
Kuranda İlham -1
Kuranın Yapısı-1