Peygamberlerin Dilinden Resulullah (saa)ın Biseti-1
1- Kur'ân-ı Kerim, Hz. İbrahim'in (a.s) Hz. Peygamber'in (s.a.a) geleceğini müjdelediğini açıkça bildiriyor. Hz. İbrahim, Kur’an, Mekke'deki Beytü'l-Haram'dan, Hz. İbrahim’in onun temellerini yükseltmesinden, söz ettikten, kendisinin ve oğlu Hz. İsmail'in çabalarınındualarının kabul edilmesini dilemesinden ve soylarından olan Müslüman bir ümmetin oluşmasını temenni etmesinden söz ettikten sonra şöyle dediğini açıklıyoriyor:
"Rabbimiz! Onlara içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek ve onları arındıracak bir elçi gönder. Şüphesiz üstün güçlü ve hikmet sahibi ancak sensin."[1]
2- Kur'ân-ı Kerim, ümmî olan Hz. Peygamber'in (s.a.a) geleceğine ilişkin müjdenin Ahdiatik ile Ahdicedit'te, yani hem Tevrat'ta, hem de İncil'de yer aldığını açık bir dille belirtiyor. Tevrat ile İncil,
Hz. Peygamber'in (s.a.a) geldiği ve Kur'ân'ın indiği dönemde elde bulunuyordu. Eğer Hz. Peygamber'in geleceğine ilişkin müjde bu kutsal kitaplarda yer almasaydı, bu kitapların inananları Kur'ân'ın verdiği bu haberi açıkça yalanlarlardı.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar,. ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir..."[2]
3- Saff Suresi'nin altıncı ayetinde açık bir dille belirtiliyor ki, Hz. İsa (a.s) Tevrat'ı açıkça onayladı ve kendisinden sonra Ahmed ismiyle bir peygamberin geleceğini müjdeledi. Bilindiği gibi Hz. İsa'nın (a.s) bu hitabı sadece havarîlere değil, İsrailoğulları'nın bütününe yönelik olmuştur.
Daha önceki peygamberler, müjdelenen peygamberin sadece genel niteliklerini zikretmekle yetinmediler. Bunun yerine müjdeyi alanların o peygamberi tam olarak tanımalarını sağlayacak belirtileri de zikrettiler.
Geleceği müjdelenen peygamberin doğum yeri, hicret edeceği yer, gönderileceği zamanın özellikleri, kendisini tanıtacak belli-başlı belirtiler, davranışlarındaki ve şeriatındaki kendine özgü nitelikleri gibi.
İşte bundan dolayı Kur'ân-ı Kerim İsrailoğulları'nın kendilerine, Tevrat'ta ve İncil'de geleceği müjdelenen İslâm Peygamberi'ni, çocuklarını tanıdıkları-bildikleri gibi tanıyıp bildiklerini söylüyor.[3]
Hatta İsrailoğulları (Yahudiler) bu tanımanın pratik ve somut bir sonucu olarak çlarını ortaya koydular: Hz. Peygamber'in nereye hicret edeceğini, devletini nerede kuracağını öğrenerek oraya yerleştiler.[4]
Hz. Peygamber'in (s.a.a) peygamber olarak gelmesi ile inkârcılara ve Evs ve Hazrec kabilelerine karşı fetih isteyip zafer kazanacakları ümidini taşıyorlardıumdular.
Nitekim Resulullah'tan (s.a.a) Evs ve Hazrec kabilelerini defetmek için yardım dileğinde bulundular.[5] Hz. Peygamber'le ilgili bu haberler onların din adamları ve bilginleri yolu ile kendileri dışındaki toplumlara sızarak Medine'de yayıldı ve Mekke'ye kadar uzandı.[6]
[1]- Bakara, 129
[2]- A'râf, 157
[3]- En'âm, 20
[4]- Siret-u Resulillah, c.1, s.38-39
[5]- Bakara, 89
[6]- el-Ağani, c.16, s.75'ten naklen Eşi'atu'l-Beyti'n-Nebevî, c.1, s.70; Tarih-i Yakubî, c.2, s.12; Siret-u İbn-i Hişam'dan naklen Hayat-u Nebiyyi'l-İslâm, s.23 ve İ'lamu'l-Vera, s.26.
RESULULLAH’IN (S.A.A) YÜCE AHLAKI
Can AHMED’im Canlar Feda Yoluna
Gül Muhammed’im
Peygamber Efendimiz (saa)’ın Doğumu
Resulullah (saa) ile İlgili Kırk Hadis-1