İmamlar Arzın Rükünleridir -1
Mufaddal b. Ömer, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir:
«Ali (aleyhisselâm) neyi getirdiyse onu alırım, neyi nehyetmişse ondan kaçınırım. Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihiyye verilen üstünlük ve faziletin benzeri ona da bahşedilmiştir. Muhammed ise Allah Azze ve Celle'nin yarattığı bütün varlıklardan üstün kılınmıştır. Koyduğu hükümler hususunda Ali'yi eleştiren bir kimse, Allah'ı ve Resûlü'nü eleştiren bir kimse gibidir. Küçük veya büyük bir meselede Ali'nin kararını reddeden kimse, şirkin sınırına yaklaşmış olur. Emir'ül-Mü'minin, Allah'a açılan tek kapıydı. O, Allah'a giden tek yoldu. Ondan başka yola girenler helak oldular. Birbiri peşi sıra gelen hidayet imamları için de aynı özellik geçerlidir. Allah, onları arzın rükünleri kılmıştır ki, yeryüzü üzerindeki varlıklarla birlikte sarsılmasın.
Onlar yerin üstündeki ve altındaki varlıklara sunulan kusursuz kanıtlardır.»
Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm) sık sık şöyle derdi: «Ben Allah tarafından cennet ve cehennemin taksimcisiyim[1] Ben Faruk-i Ekber'im.[2] Ben asâ ve damga sahibiyim. Bütün melekler, Rûh-ul Kudüs ve Resuller Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin üstünlüğünü ve faziletini ikrar ettikleri gibi benim de üstünlük ve faziletimi ikrar etmişlerdir. Ben de onun konduğu mesnede benzer bir mesnede konulmuşum. Bu, Allah'ın belirlediği bir mesnettir.[3] Resûlullah kıyamet günü çağırılır ve giydirilir, ben de çağırılır ve giydirilirim. Ona sorulur, konuşması istenir, bana da sorulur, benim de konuşmam istenir. Ben de onun söylediği gibi söylerim.
Bana öyle özellikler verilmiştir ki, benden önce hiç kimseye benzerleri verilmemiştir. Ben ölümleri, musibetleri, soyları ve Kur'ân-ı bilirim. Benden önce olanlar gözümden kaçmadı ve benim yanımda olmayanlar da benim için gayb sayılmazlar. Allah'ın izniyle müjde veriyorum ve O'nun tayin etmesiyle görevimi yapıyorum.
Bütün bunlar Allah'tandır ve O, bunları bilmemi mümkün kıldı.»
... Muhammed b. Sinan şöyle rivayet etmiştir: Mufaddal bize anlattı ki: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: Ravi, bundan önceki hadisi aynen tekrar etmiştir.
Muhammed b. Velîd şöyle rivayet etmiştir:
Bize Said el-A'rec anlattı ve dedi ki: Ben ve Süleyman b. Halid Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın yanına gittik. İmam, biz bir şeyden söz etmeden konuşmaya başladı ve dedi ki:
«Ey Süleyman! Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib aleyhisselâm)'dan ne geldiyse onu al ve o, neyi nehyettiyse ondan sakın. Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)'ye verilen üstünlük ve faziletin benzeri, ona da bahşedilmiştir. Muhammed ise Allah Azze ve Celle'nin yarattığı bütün varlıklardan üstün kılınmıştır. Koyduğu hükümler hususunda Ali'yi ayıplayan bir kimse, Allah Azze ve Celle'yi ve Resûlü'nü ayıplayan bir kimse gibidir. Küçük veya büyük bir meselede Ali'nin kararını reddeden kimse şirkin sınırına yaklaşmış olur.
[1]- Cennetlikler ve Cehennemlikler, bana karşı takındıkları tavırlarıyla belirginleşirler
[2]- En büyük ayırıcıyım
[3]- Yol göstericilik görevi ve hilafettir
Yol Göstericiler-2
İmamlar Allah’ın Nurudur -2
İMAMET
İmamlara İtaatin Farz Oluşu 3
İmamet Vilayet İlişkisi (2)