Allahın Zatı Ve Sıfatı-1
Bir insan hakkında akli incelemede bulunursak onun kişiliğini ortaya koyacak bir zata ve o zatı tanıtacak bir takım örneğin filanın evladı yahut oğlu olması, bilgili, güçlü, uzun ve güzel olma yahut karşıt sıfatlar gibi özelliklere haiz olduğunu görürüz.
Bu sıfatların bazıları örneğin birincisi ve ikincisi gibi, hiçbir zaman zattan ayrı düşünülemez olmalarına, bilgili ve güçlü olmak gibi diğer bazı sıfatlar da zattan ayrılır ve insanlara göre farklı olmalarına rağmen hepsi zat dışı ve her biri ötekinden farklı şeylerdir.
Zatın sıfatla ve sıfatın birbirleriyle zıt olması, sıfata sahip bulunan zatın ve zatı tanıtan sıfatların her ikisinin de sınırlı ve mütenahi olmasını kanıtlayacak en iyi delildir. Çünkü zat gayr-i mütenahi ve sınırsız olsaydı, bütün sıfatları kapsar ve sıfatlar da birbirlerini içerirlerdi. Neticede hepsi bir şey olurdu. Mesela farz edilen insanın zatı güçlülük olsaydı, güçlü olmak, bilgili olmak, uzunluk ve güzellik her birisi diğerinin aynısı olurdu ve sonuçta bu manaların hepsi bir manadan fazla olmazdı.
Buraya kadar ki açıklamalardan, Yüce Allah'ın zatı için söz konusu sıfatların ispat edilemeyeceği aydınlığa kavuştu. Çünkü sıfat, sınır getirmeksizin düşünülemez ve Allah'ın Mukaddes zatı her türlü sınırlamadan münezzehtir (hatta ettiğimiz tenzihten bile. Çünkü tenzih de gerçekte bir sıfatı ispat etmek demektir).
Allah'ın Sıfatlarının Anlamı
Yaratılış dünyasında bir çok kemallerin sıfat şeklinde zuhur ettiğini biliyoruz. Bunlar bulundukları her şeyi daha da kamil edip var oluşsal değerini çoğaltacak olan bir takım müspet sıfatlardır. Bu konu insan gibi canlı bir varlığı, taş gibi cansız bir varlıkla mukayese ettiğimizde açıklığa kavuşur.
Kuşkusuz bütün bu kemalleri Allah-u Teâla var etmiş ve lütfuyla bizlere bağışlamıştır. Kendisinde bu sıfatlar olmasaydı, diğerine bağışlayamaz ve başkasını kemale eriştiremezdi. Bu yüzden akl-i selim gereğince yaratıcının ilim, kudret ve bütün her gerçek kemale haiz olduğunu söylemek gerekir.
Kaldı ki önceden de belirtildiği gibi ilim, kudret ve kısacası bütün hayat eserleri yaratılış düzeninde belirgin bir şekilde kendini göstermektedir.
Ancak Allah'ın zatı sınırlı ve mütenahi olmadığı için sıfat biçiminde O'na isnat edilen bu kemaller gerçekte zatının ve birbirlerinin aynısıdırlar. Zatla sıfat ve sıfatların birbirleriyle olan zıtlık ve ayrılıkları ancak mefhum ve kavram merhalesindedir. Gerçekte parçalanmayacak bütünlükten başka bir şey değildir.
İslam dini izleyicilerini yakışmayan bu yanlışlıktan (Allah'ı nitelendirmek sonucu sınırlamak yahut tüm kemalleri ondan selbetmek) uzaklaştırmak için onları ispatla nefy arasında korur ve onlara şöyle inanmalarını emir verir: Allah ilim sahibidir başkaları gibi değil. Kudretlidir diğerleri gibi değil. Duyar; görür, kulak ve gözle değil ve diğer sıfatlarda aynen böyledir.
SAMED Gözler Onu Göremez
Allah Ancak Kendisiyle Bilinir
Müslüman Allahın Adını Coşkuyla Anar
Allah’ın İsimlerinden MUCİB