İslamda Kadının Çalışması
Konuya girmeden önce: ‘Acaba İslam çalışmayı ve ticari faaliyetlerde bulunmayı yalnızca erkekler için cevaz vermiş ve kadınları tümüyle bu sahanın dışında mı tutmuştur?’ sorusunun cevabını bulmak zorundayız. Sorunun cevabı ‘hayır’dır. Aşağıda bu cevabın delillerinden ikisini getiriyoruz:
1- Kadınlarında kendi malları üzerinde mülkiyet hakları vardır. Kur’an şöyle buyuruyor:
‘Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var.’
2- Ancak İslam, her ne kadar kadınları ve erkekleri ekonomik faaliyetlerde bulunmaya ve çalışmaya davet ediyor, kazançlarına sahip olma hakkını veriyorsa da başka yerlerde olduğu gibi burada da sınırlar getirmiştir. Bu sınırların bazıları ekonomik faaliyetlere (üretim, dağıtım vb. gibi), bazılarıda Müslümanların birbirleriyle ve başkalarıyla olan ilişkilerine yöneliktir.
Birinci kısım sınırlamada kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur. Faiz haram ise veya ticaret caiz ise bunlar her ikisi içinde geçerlidir. Ama ikinci kısımda kadın ve erkeğin sahip olduğu özelliklerden dolayı hükümlerde farklılıklar vardır.
Allah-u Teala erkekleri ailenin reisi yapmıştır. Ancak bu riyaset erkeğin karısının iradesinde ve malındaki yetkilerinde etki edeceği veya kadının bireysel ya da toplumsal haklarını korumada, savunmada ve onlara ulaşmada -diğer şartlarda göz önüne alınarak- kendi başına hareket etmeyeceği anlamına gelmez.
Demek ki erkeğin ailedeki riyaseti onun üstünlüğü göstermez. Aksine erkekler, ailevi vazifleleri yerine getirme, ailevi menfaatlerin ve değerlerin korunmasından sorumludurlar.
Hatırlatmak gerekir ki, ailenin ekonomik sorunları ve masrafları karşısında kadının hiç bir sorumluluğu yoktur. Yalnızca ahlaki yönden bu işe ortak olması güzel bir şey olarak kabul edilmektedir.
Bazen öyle durumlar doğuyor ki insan üstüne düşen iki görevi bir arada yerine getiremiyor ve birini diğerine feda etmek zorunda kalıyor. Böyle durumlara ‘tezahûm’ denilmekte ve aklın hükmü, önemlinin daha önemli olana feda edilmesini gerektirmektedir; yani önemi daha çok olan görev yerine getirilmeli diğeri ise terkedilmelidir. Ailede işlerin nasıl olacağını ayarlamak aile reisinin yani kocanın üzerinedir. Yani erkek, eşinin dışarıda çalışmasının ailevi vaziflere ve ortak yaşamın gereklerine aykırı olup olmayacağına, hangisinin daha önemli olduğuna karar veren kimsedir. Erkek, karısını ev işlerine ve çocuğun eğitimine zarar verdiğini gördüğünde onu işinden men edebilir.
Yukarıda anlatılanları göz önüne aldığımızda medeni kanunun 1105. Maddesinin İslamın temelleriyle uyuştuğu görülecektir. Bu madde şöyle diyor:
‘Eşlerin ilişkilerinde aile reisliği kocanın özelliklerindendir.’
Yine 117. Madde diyor ki: ‘Erkek karısını, işi veya sanatından dolayı ailevi çıkarlara, kendi ya da karısının haysiyetiyle çelişirse onu bunlardan men edebilir.’ Bu da gerçekte erkeğin riyasetinin gereklerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır.
Çalışan Anneler
Bir Kadının Azameti